Site Haritası
Üyelik Girişi

Temsilcilikler

 

ZAMAN YÖNETİMİ ZOR AMA İMKANSIZ DEĞİL

 Zaman yönetimi, benimde muzdarip olduğum konulardan biriydi. Sürekli söylediğim şeyler; “hiç zamanım yok, çok meşgulüm, neden hiçbir şeye yetişemiyorum?” Ve bunun gibi bir sürü bahaneler. Evet, bunların hepsi bahane.. 

Her insanın bir kırılma noktası vardır ya, işte benim kırılma noktam çok sevdiğim bir arkadaşımın gereksiz bir iş yüzünden beni ertelemiş olmasıydı. Oturup düşündüm. Daha önemli işlerim olduğunda yada gerçekten çok yorgun olduğum zamanlarda kendime vakit ayırmak yerine etrafımdaki insanların yanına koştum sürekli. Bu yüzden hep kendimi erteledim. Esasında onlara “evet” derken, kendime “hayır” demişim.

Bu kırılma noktası beni kendime getirdi. Gereksiz işler için beni erteleyen insanlara, önemli işlerimi yapmak varken neden zaman ayırayım ki.. dediğim gibi bu konu sadece kırılma noktam oldu. Bende bu farkındalık sayesinde bir şeyler yapmaya karar verdim. 

1. Ajanda tutmaya başladım. Bir şeyleri sürekli unutmamdan ötürü benim için muazzam bir araç. 4 buçuk aylık bebeğim ve şans isminde 8 yaşında bir köpeğim var. İki kızımın da aşı tarihlerini buraya yazıyorum. Bullot journal ile uğraşmaya zamanım olmadığı için detaylı bir ajanda işimi gördü. 

2. Ertelemeyi bıraktım. Tembellik etmek bazen insana iyi gelebiliyor. Hiç bir şey yapmamak zihnimi boşaltıyor. Ama bu sürekli bir hal aldığında işler kolaylıkla rayından çıkıyor O yüzden ertelemeyi bıraktım. Bunun en iyi çözümü de ufak ufak başlamak. Küçük işlere öncelik veriyorum. Ve önem sırasına göre mutlaka ajandama yazıyorum. 

3. Hayır demeyi öğrenmeye başladım. Bu benim en zorlandığım kısımdı. Acaba beni yanlış anlar mı? İşimi önemsiz bulur mu? Bilerek mi onunla gitmediğimi düşünüyor? Bunun gibi bir sürü bahane sayabilirim. Ama artık çok fazla düşünmemeye başladım. Çokta umurumda değil.

4. Başkaları mutlu olsun diye yapmak zorunda hissettiğim duygulardan kurtuldum. Buna şöyle bir örnek vereyim, daha iyi anlaşılır olur. Mesela eşimin arkadaşlarıyla dışarı çıkacağız. Ama o akşam eğlenme modunda değilim. Ya da o sırada o ortamda bulunmak bana iyi gelmeyecek. Bu durumu kendi arkadaşlarıma anlatabilirim, ama eşimin arkadaşları beni onlar kadar iyi tanımadığı için anlamayacaklar. Ve ben sırf eşim mutlu olsun diye o akşam dışarı çıkıyorum. Çünkü biliyorum ki, hepsi yanlış anlayacak. Artık bunu da bıraktım. İstiyorsam çıkıyorum istemiyorsam kendime zaman ayırıyorum. Çünkü zamanım benim için kıymetli ve önceliklerim var. 

5. Kimin ne düşündüğüyle ilgilenmiyorum. Klişeleşmiş bir cümleyle anlatmak gerekirse, “elalem ne der?” Ne derse desin aslında. Kendimizi açıklamak zorunda hissediyoruz bazen. Hep bu elalem yüzünden :) bi düşün yakamızdan artık. Biz sizin bildiğiniz insanlar değiliz. Bunun konumuzla ne ilgisi var diyeceksiniz ama gerçekten var. Yapmak isteyipte ertelediğimiz o kadar çok şey var ki, elalem ne der diye yapamadığımız. Bir tanıdığımın eşi yurtdışında iş kurdu. Ailesi Türkiye’de kendisi her ay iş için gidiyor. Kadının arabası çok eskiydi. Değiştir kurtul şu arabadan dedik. “Elalem diyecek ki kocası gitti. Arabayı değiştirdi geziyor.” Gerisini anlatmama gerek yok. Ne zaman arayıp bişeyler yapalım desem bilin bakalım nerede? Sanayide:)

Yani demem o ki; zamanı biz kısıtlıyoruz. Çevremizdeki insanların yönlendirmesiyle bu durumdayız. Benim anlamam 34 yaşımda oldu. Bir an önce anlamanız dileğiyle. Kendinize ve zamanınıza iyi bakın.